Mark Carney, Trudeau’nun Gri Yıllarına Güçlü Bir Cevaptır

 

Neden Mark Carney, Trudeau’nun Gri Yıllarına Güçlü Bir Cevaptır?

Siyasi tarihte, sakin bir yüzle ve yumuşak bir ses tonuyla iktidara gelen liderler olmuştur. Umut yaymış, birlik ve eşitlikten bahsetmişlerdir. Ancak pratikte, geride gri ve bazen yıkıcı bir miras bırakmışlardır.

Kanada’nın eski başbakanı Justin Trudeau, böyle bir liderin örneğidir. Kanada’nın değişim, adalet ve sağlıklı bir yönetim arzuladığı yıllarda iktidara geldi.

Gülümseyerek göreve başladı; ancak geride bıraktığı şey, çöken bir ekonomi, barınma krizi, yüksek borç seviyesi ve yorgun, güvensiz bir toplumdu.

Trudeau, başlangıçta umut verici bir figür olarak görülüyordu: genç, modern, insan hakları, çevre ve yerli halklarla uzlaşma konusunda etkileyici sloganlar atan biri. Ancak siyaset gülümsemelere yer vermez. Ekonomi gülümsemeyle büyümez. Gençler konuşmalarla ev sahibi olamazlar.

Görev süresi boyunca, büyük şehirlerde konut fiyatları iki katına çıktı. Kanada, en borçlu sanayi ülkelerinden biri hâline geldi. Belirsiz bir göç politikasıyla sosyal güvenlik sistemi büyük baskı altına girdi.

Bu durum, ekonomik büyümenin yavaşlamasına ve halkın mali geleceğine olan güveninin yok olmasına yol açtı.

Ancak yeni başbakan Mark Carney, sloganlarla değil, rakamlarla konuşan bir adam. O, farklı bir nesilden geliyor. Sessiz, ancak gerçekleri kavrayan, deneyimli ve karar verme gücüne sahip biri olarak göreve geldi. Yıllarca Kanada Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası başkanlığı yaptı.

2008 mali krizinden dünyanın çıkmasına katkı sağlayan kilit isimlerden biridir. Savunmasız insanlarla fotoğraf çektirmek yerine, onlar için sürdürülebilir bir ekonomik yapı tasarlıyor. Ve adil olmak gerekirse, Carney sadece “en iyi seçenek” değil, aynı zamanda “cevabın ta kendisi”dir.

Carney karizmaya sahip olmayabilir, ancak siyasi keskinliği, ekonomik risklere dair derin bir anlayışı ve zorlu kararları alma cesareti var. O, herkesi memnun etmeye çalışan bir başbakan değil. O, çökmekte olan bir evi yeniden inşa etmeye geldi; gerekirse duvarlarını yıkmak pahasına. Çünkü Trudeau’nun küllerinden geriye, gerçekleşmemiş vaatlerden ve hayal kırıklığına uğramış bir toplumdan başka bir şey kalmadı.

Bu ülkede gelecek göremeyen gençler, enflasyon, borç ve istikrarsızlık altında ezilen bir ekonomi, yönetimden çok reklama benzeyen politikalar...

Bu nedenle halkın bu sürece farkındalık ve gerçekçilikle yaklaşması önemlidir. Kanada yeni bir döneme girmiştir.

Artık boş vaatler ve siyasi dramlar yok. Şimdi soğukkanlı ellerle ve keskin zihinlerle yeniden inşa zamanı. Yaralar henüz taze olsa da umut hâlâ var. Carney ile birlikte Kanada’nın yeniden ayakta durabileceğine dair umut… Gülümsemeyle değil, gerçeğin sağlam temelleriyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortadoğu’nun Binbir Yüzlü Adamı

Filistin: Bitmeyen Bir Suç ve Gömülmüş Vicdanlar

Şam’da Kaçırılma ve İşkenceden Kurtuluş