Ortadoğu Krizinin Perde Arkasın
Gerçek Farkındalık: Ortadoğu Krizinin Perde Arkasına Bir Bakış
Gerçekten bilinçli bir insan, başkalarını eleştirmeden önce kendine bakar. Önce kendi hatalarını fark eder ve kabul eder. Bu basit ama derin ilke, günümüz Ortadoğu’sunun birçok karmaşasını anlamanın anahtarıdır. Dünyanın gözünü Batı’ya çevirdiği, onun politikalarını ve işlediği suçları haklı olarak eleştirdiği bir dönemdeyiz. Ancak unutmamalıyız ki, Ortadoğu ülkeleri de birçok insanlık trajedisinde suç ortağıdır.
Rohingya soykırımı, Filistinlilerin katliamı, Afganistan’ın, Yemen’in ve diğer ülkelerin yıkımı — tüm bunlar, bölgesel çıkar çatışmaları, iç kargaşalar ve başarısız yönetimlerin bir sonucudur.
Elbette bu acı gerçek bizi temel bir sorunla karşı karşıya bırakıyor: Çünkü gerçekleri görmezden gelmek temel çözüm değildir.
Eğer kendi hatalarımızla yüzleşmeye istekli olmazsak, dışarıya yönelttiğimiz her eleştiri etkisiz ve hatta yıkıcı olabilir.
Değişimin sorumluluğu içeriden başlar.
Gerçek reform ancak her toplumun, her ülkenin ve her grubun işe kendi içinden başlamasıyla mümkündür—dürüstçe ve cesaretle.
Örneğin:
Siyonizmin Filistinlilerin ve Müslümanların kanına susadığı doğru. Trump'ın Müslümanlara yönelik acımasız ve aşağılayıcı muamelesi ortada ve Batılı ülkelerin onların suçlarına karşı kayıtsızlığı apaçık ortada. Fakat asıl soru şu: Hangi Müslüman ülke kendi çıkarlarını bir kenara bırakıp Filistinliler, Rohingyalar, Yemenliler ve diğer mazlum halklar için gerçekten bir şeyler yaptı?
Mısır, Filistinlilere yönelik katliamda Siyonistlerle iş birliği yapmıyor mu? Gazze Şeridi'nde insanlar Siyonist bombalar ve kurşunlar yüzünden hayatını kaybederken, Mısır Filistin sınırına duvar örüyor ve Filistinlilerin ülkeye girmesini engelliyor!
İsrail’e yakıt sağlayarak onun enerjisini besleyen Azerbaycan,
Filistinliler katledilirken İsrail’le ticareti sürdüren, büyükelçiliği kapatmak yerine yeni kapılar açan Türkiye,
İslam birliğinden söz edip, İsrail’e karşı çıkanları tutuklayan Suudi Arabistan...
Tüm bunlar bize gösteriyor ki: Önce kökleri iyileştirmeliyiz, sonra dalları.
Gerçek farkındalık, olaylara tarafsız bakmak demektir. Amaç suçlamak değil; daha derin anlamak ve çözüm üretmektir.
Kendi içimizde hâlâ çıkarcılık, çifte standart ve körü körüne bağlılıklarla boğuşurken; Batı’yı veya başka güçleri eleştirmek, resmin sadece bir kısmını gösterir tamamını değil.
Yorumlar