Gıda Yardımı Ölüm Tuzaklarına Dönüşürken
Gıda Yardımı Ölüm Tuzaklarına Dönüşürken
Yazar: Gouya Aydin
İnsani onurundan söz eden bir dünyada, “insan hakları” adıyla anılan kurumlar, Filistin halkının sistematik katliamına seyirci kalmaktadır. Bu suç, gizli değil, milyonlarca insanın gözü önünde işlenmektedir. Ancak sessizlik devam ediyor sadece devletlerden değil, insanlığın savunucusu olması gereken örgütlerden de. Bu işbirliğinin en acı ve utanç verici örneklerinden biri, Gazze’de şu günlerde yaşanan felaket karşısında Birleşmiş Milletler’in rolü ve sessizliğidir.
Gazze aylarca tam bir kuşatma altında tutulurken, su, elektrik, ilaç ve yiyecek halktan esirgenmiş, çocuklar açlıktan ölürken gönderilen damla damla gıda yardımı, insani yardım değil, ölüm tuzağına daha çok benzemektedir. Neden? Çünkü defalarca yemek kuyruğu kasıtlı olarak bombalanmıştır. Yardım için sırada bekleyen 800’den fazla kişi hayatını kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler bunu biliyor. Gözetmenleri orada. Ama hala sessiz. Ne bir karar, ne etkili bir protesto, ne de “Yeter!” diye haykıran yüksek bir ses var.
Bir barış ve insan hayatını koruma felsefesine sahip küresel bir kurumun, çocukların planlı ölümü karşısında sadece seyirci kalması nasıl mümkün olabilir? Cevap nettir: Birleşmiş Milletler siyaset rehinesidir; insanlığın savunucusu değildir. Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri, özellikle İsrail’in baş ortağı ABD, ardı ardına veto haklarını kullanarak gerçek bir tepki şansını ortadan kaldırıyor. Bu yüzden kurum pratikte felç olmuş ve rolü “barış koruyucu”dan “suça kayıtsız gözlemciye” dönüşmüştür.
Resmi anlatı şunu söyler: gıda ve insani yardım göndermek uluslararası toplumun görevidir. Ancak bu yardımlar bir ölüm tuzağına dönüştüğünde, insanlar bir parça ekmek için katliam alanına çekildiğinde, artık bu sadece bir “savaş suçu” değil, kasıtlı, yapısal ve planlanmış bir insanlık suçudur. Ve bundan haberdar olup sessiz kalan her kurum suç ortağıdır.
Bu suçlar sadece gece karanlığında değil, kameralar önünde de işleniyor. Aç çocukların kurşunla karşılandığı görüntüler medyaya yansıdı. Birleşmiş Milletler bunları görmüyor mu? Yoksa görüyor da sadece “tarafsız” kalmayı mı tercih ediyor? Şunu söylemek gerekir: Suç karşısında tarafsızlık ihanettir.
Dünyanın pek çok insanı soruyor: İnsani yardım savaşın devamı için bir örtü mü? Neden Filistinlilere yiyecek ulaştırmak için güvenli yollar açılmıyor? Gelen az sayıda yardım neden ciddi destekle değil, belirsizlik, gecikme ve hatta İsrail’in izniyle geliyor? Çünkü her şey, hatta ekmek ve ilaç, aşağılama ve teslimiyet aracı haline getirilmiştir.
Bu ölüm alanında, “Siyonizm” ne demek bilmeyen çocuklar açlık ve kurşunla susturuluyor. Ve dünya, özellikle “insani vicdan” iddiasındaki örgütler sadece yazıyor, rapor ediyor, uyarıyor ama hiçbir şey yapmıyor.
Ve burada şunu söylemek gerekir: Sessizlik işbirliğidir; rapor haklı çıkarma; vicdan sadece bildirilere sıkışmışsa artık vicdan değildir, sadece iki yüzlülüğün maskesidir.
Bir gün küresel adalet için bir mahkeme kurulursa, belki Filistinli kurbanların boş sandalyeleri Birleşmiş Milletler gibi kurumların sandalyelerinin yanına konur böylece dünya görür ki bazı suçlar kurşunla işlenir, bazıları ise sessizlikle
Yorumlar