Suriye’deki Iraklı mülteciler (2) - Güya Aydın (Gouya Roshan)






Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (Şam ofisi) adaletsizliğini ortaya çıkarmak için bu konu hakkında bir kez daha yazma gereksinimi duyuyorum. Zira zulüm karşısında sessizlik hâkim durumda ve gerçekler görmezlikten geliniyor.




Hiç de bu kuruluşun adaletsizliğinden söz etmiyor. Bu insanlar ölüm korkusuyla ülkelerini terk ediyorlar ve her gün Irak’ın birçok bölgesindeki patlamalar yüzünden yüzlerce insan hayatını kaybediyor. Şimdi bu kuruluş onlara hiçbir saygı duymuyor ve onların hukukunu hiçe sayarak onları eski gazete ve plastik şişeleri toplamak; seyyar


satıcılık ve çok daha basit işler yaparak, işkence gibi bir hayatı sürdürmeye mahkûm etmiştir. Bu kuruluşun hangi esasa dayanarak böyle bir davranışı onlara reva gördüğünü ve en basit görevlerini bile yerine getirmediğini bilmiyorum. Örneğin, BMMYK her bir mülteciyi ve ya sığınmacıyı liste veya sırasına göre davet etmesi gerekirken, bir gününü mali yardımlar ve başka bir günü göçmenlik başvurularına ayırmış durumdadır. Mülteciler kayıt için, geceyi BMMYK binasının karşısında (caddede) geçirmeleri gerekiyor ki sabah sekizden sonra, BM çalışanları ellerindeki numaralarla dışarı çıkıp onları tek tek içeriye alsınlar. Mülteciler ise rahat sandalyelerine oturan ve kahvelerini yudumlayan BM çalışanları karşısında, ayakta durmaları ve yalvarıp ricacı olmaları lazım. Keşke sonucuna değiyor diyebilseydim ama alabilecekleri en iyi yanıt ise “bir yıldan sonra sizi arayacağız” oluyor. Bazen “neden bu insanlar böyle bir zulüm karşısında susuyor ve böyle aşağılanmalarına izin veriyorlar?” diye düşünüyorum. Acaba savaş insandaki karşı koyma tepkisini mi yok ediyor? Belki de sebebi Irak’a geri gönderilme korkusudur. Düşüncelerimin bunlara verecek bir yanıtı yok ama bunu çok iyi biliyorum ki bu sessizliğin sebebi ‘çıkarlar’ değildir. Çünkü çıkar ve ya destek diye bir şey söz konusu bile değildir. Ne aylık bir maaş, ne doğru dürüst bir sağlık hizmeti ve hatta onlar için çalışma izni bile gözetilmemiştir. Onların sesini duyacak kimse de yok. Onlar her bir taraftan adaletsizlikle karşı karşıyalar. İnsan haklarını gözettikleri iddiasında bulunan devletlerin elçilikleri ise, bu kuruluşun insanlık dışı tavrını bilmelerine rağmen, bu hal karşısında gözlerini ve kulaklarını kapamış durumda ve işbirliğine yanaşmıyorlar. Öyle ki, Iraklı mültecilerin bu elçiliklere başvurması imkânsız bir hale getirilmiş ve “Ben Iraklıyım” cümlesini duymaları ile beraber telefonları kapatıyorlar. Neden bu durumu yaratmakta büyük rolü olan Avrupa ülkeleri, Iraklı mültecilere yardım etmeye yanaşmıyorlar? Yoksa ülkelerine geri dönmelerini mi bekliyorlar? Aklıselim sahibi olan herkes, bunun imkânız olduğunu çok iyi bilir. Öyleyse Iraklı mültecilerin durumunu ciddiye almalı ve bu milletin haline bir çözüm bulmak gerekiyor.



Saygılarımla Güya Aydin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suriyeli Sınımacılar neden ülkelerine dönmüyorlar?

Türkiye’nin en büyük düşmanı Kimdir?

Biz Türklere Merhamet etmeyeceğiz ,Çünkü Türkler merhameti hak etmiyor ! Güya Aydin