Neden sokak çocukları? – Güya Aydın (Gouya Roshan)

Sokakların Sessiz Çocukları


Alışveriş merkezlerinde, restoranlarda ya da parklarda neşeyle oynayan çocukları izlerken, aklıma hep sokak çocukları gelir.
Bazen bir kaldırım kenarında, bazen ıssız bir sokakta yalnız başlarına otururken gördüğüm o çocuklar…
İçimdeki soru hiç değişmez:
Nasıl oldu da bu kadar adaletsizliğin kurbanı oldular?

Oysa hepimiz bu dünyaya eşit haklarla geliyoruz.
İnsanca yaşamak, korunmak, sevilmek her çocuğun hakkı değil mi?
Ama onların ne korunacak bir çatısı var, ne de sığınılacak bir insan yüzü.
Ne yazık ki sokak çocukları, toplumun kalabalığı içinde görünmez hâle getirilmişler.
Birçoğu daha doğarken, acımasız ya da çaresiz anne babaların sorumsuzluğu yüzünden bir suçun cezasına mahkûm ediliyor.

Sokaktan geçenler ise ya acıyan gözlerle onurlarını incitiyor, ya da sert bir bakışla onları dışlıyor.
Oysa onlar sadece çocuk.
Ne fazla ne eksik…
Yalnızca biraz ilgiye, biraz şefkate ve çokça adalete ihtiyaçları var.

Dünyanın dört bir yanında hâlâ, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin en temel ilkeleri ihlal ediliyor:
Tüm insanlar kanun önünde eşittir.
Herkes zulümden kaçma ve güvenli bir yere sığınma hakkına sahiptir.
Ama bu çocukların ne kaçacak bir yeri var ne de sığınacak bir omuz.
Toplum ise suskun. Ve her suskunluk, bir çocuğun daha karanlığa itilmesine göz yummak anlamına geliyor.

Düşünsenize, kimse o incecik kıyafetleriyle dün caddede titreyen çocuğun, geceyi nerede geçirdiğini merak etmiyor.
Hayatta kalabildi mi acaba?
Kimsenin aklına düşmüyor.
Ve düşse bile, o düşüncenin ömrü birkaç saniyeden öteye geçmiyor.

Oysa bu dünyada herkes küçücük bir sorumluluk alsaydı,
belki de her ülke bu çocuklar için daha adil olurdu.
Belki o zaman, insan hakları kuruluşları da bu sessiz çığlıkların yanından bu kadar rahat geçemezdi.
Belki o zaman bir çocuğun yalnızlığı, hepimizin utancı olurdu.

Çünkü sokak çocukları, bizim yitirdiğimiz vicdanın aynasıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ortadoğu’nun Binbir Yüzlü Adamı

Filistin: Bitmeyen Bir Suç ve Gömülmüş Vicdanlar

Tanıma mı, Yoksa Kanlı Elleri Yıkamak mı?