Tanıma mı, Yoksa Kanlı Elleri Yıkamak mı?
Tanıma mı, Yoksa Kanlı Elleri Yıkamak mı?
Yetmiş yıldan fazladır, Filistinliler yalnızca işgal ve soykırıma değil, aynı zamanda dünyanın örgütlü kayıtsızlığına da maruz kalıyorlar. Batılı ülkeler, Avrupa’dan Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar, maddi ya da personel desteği sunmak yerine sessiz kaldılar ya da dolaylı olarak bu suçlara, kimi zaman silah satışıyla kimi zaman İsrail’e diplomatik destek vererek, ortak oldular. Başka bir deyişle, bunca yıl boyunca Filistin’e ne mali ne de insani yardımda bulundular; yalnızca seyirci oldular.
Ama bugün, Donald Trump ile kişisel rekabetler ve siyasi oyunlar yüzünden, birdenbire bazı ülkeler “Biz Filistin’i tanıyoruz” diyorlar. Benim sorum şu: Bütün o katliamlar ve kanlı sahneler yaşanırken siz neredeydiniz? Şimdi ne değişti? Filistinlilere ne gibi bir faydanız olacak? Daha açık sorayım: Amacınız ne?
Çünkü bu, ciddi bir adım olmaktan çok, bir medya manevrasıdır. İşgalin ve soykırımın doğası değişmedi. Ablukalar sürüyor, evler yıkılıyor, çocuklar hâlâ korku ve açlık içinde yaşıyor. Bu da gösteriyor ki bu ani kararlar ve açıklamalar kesinlikle Gazze halkına duyulan bir empati veya insani kaygılarla alınmış değildir; daha çok güç oyunlarının ve siyasi pazarlıkların parçasıdır. Tıpkı bir çocuktan taviz koparmak için tehdit etmek gibi: Kâğıt üzerinde tanıma kararı almak, sahada hiçbir şey değiştirmediği sürece, kanı hâlâ taze akan bir mezarın üzerine yapay bir çiçek koymaya benzer!
Bir ülke, onlarca yıllık sessizlikten ve hatta suç ortağı olmaktan sonra birdenbire “Filistin’i tanıyoruz” dediğinde, insanın aklına insani duygulardan çok perde arkasındaki çıkar hesapları gelir. Çünkü bu oyunda Filistin ve halkı asıl hedef değil, sadece baskı ve pazarlık aracı olarak kullanılmaktadır. Belki de Filistinlilerin soykırımı artık eskisi gibi gizli kalamıyor; görüntüler ve videolar sürekli olarak sosyal medyada paylaşılmakta ve Avrupa’da, Kanada’da, hatta Amerika’da insanlar sokaklara çıkıp Gazze için protesto etmekteler. Batılı yöneticiler görüyorlar ki eğer hâlâ susarlarsa, kendi halklarının gözünde imajları ve itibarları çökmektedir. Bu yüzden, içerdeki öfke dalgasını kontrol etmek ve kendi prestijlerini kurtarmak için, “Filistin’i tanımak” ya da açıklama yapmak gibi sembolik adımlarla, adalet isteyenlerin yanında olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Oysa yıllardır işgalcilere mali ve askeri destek sağlıyorlar.
Bu, gerçek bir telafi değil, kameralar önünde kanlı ellerini yıkamaya daha çok benziyor…
Örneğin, yüzlerce kamyon ve tır dolusu yiyecek ve ilaç, Gazze halkına ulaştırılmak üzere kapalı sınır kapılarında bekliyor. Ancak bu yardımlar ulaştırılmıyor; bunun yerine kısmi yardımlar havadan atılıyor. Bu sadece verimsiz ve yetersiz olmakla kalmıyor, aynı zamanda aşağılayıcı da. Bunun bir kurtarma operasyonu değil, bir reklam kampanyası olduğunu söylemek kolay. İsteselerdi, tüm yardımı birkaç saat içinde ulaştırabilirlerdi, ama bunu yapmıyorlar. Dolayısıyla amaç krizi çözmek değil, medya ve kamuoyundaki imajlarını şekillendirmek..
Son sözüm: Bu politika ve bu yanıltıcı anlatı, bu hükümetlerin yüzünden asla silinmeyecek bir utanç lekesidir. Çünkü gün gelecek, bu dünyanın gelecek nesilleri, geçmiş nesillerini lanetle anacaktı
Yorumlar