Libya’nın Kaddafi Dönemi; Batı için Katlanılmaz Bir Refah
Libya’nın Kaddafi Dönemi; Batı için Katlanılmaz Bir Refah
Bu makalede, Kaddafi’nin kapsamlı bir portresini çizen birkaç bölümü sunuyorum
Libya’nın Kaddafi Dönemi; Batı için Katlanılmaz Bir Refah
Libya, Kaddafi döneminde, Kuzey Afrika ve Arap dünyasındaki komşularıyla kıyaslandığında, refah ve siyasi istikrar açısından bir istisnaydı:
Eğitim ve sağlık hizmetleri tümüyle ücretsizdi.
Kadınların eğitim alma ve sosyal katılım hakkı vardı.
Petrol gelirleri doğrudan halkın yararına kullanılıyordu.
Elektrik, yakıt ve gıda sübvansiyonları yaşamı katlanılır kılıyordu.
Çöl boyunca büyük su projesi modern mühendisliğin harikalarındandı.
Yine de, bu başarıların da olumsuz yönleri vardı:
Kaddafi, tam siyasi bağımsızlık peşindeydi.
Çoğu zaman açıkça “yeni sömürgecilik”, “Batılı demokrasinin yalanları” ve “Afrika’nın birliği gerekliliği” üzerine konuşuyordu. Afrika’da altına dayalı ortak para birimi (altın dinar) önerisi, dolar için ciddi bir tehdit olarak görüldüğü için, Batı’da kaygıya yol açtı.
Bölüm 2: NATO Tarzı Demokrasi; Kan, Kölelik ve Yıkım
2011’de Libya’da sınırları belirsiz ve şüpheli protestoların ardından, Batılı medya tüm güçleriyle müdahale etti ve Kaddafi’yi “kanlı bir diktatör” olarak resmetti. Haber kanalları şu kurgulanmış senaryoyu yaydılar: “Özgürlük isteyen halk despotluğa karşı ayaklandı ve NATO onları desteklemek için müdahale ediyor.”
Gerçekte:
NATO, altyapıyı bombalayarak Libya ordusunu felç etti.
Silahlı isyancılar, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve Katar’ın doğrudan desteğiyle iktidarı ele geçirdi.
Kaddafi, hayatta kalma savaşında vahşice öldürüldü.
Batı gururla “Libya’da insani operasyonun başarısı”ndan söz etti.
Ama sonuç ne oldu?
Ülke iki rakip devlete bölündü.
IŞİD ve El-Kaide Lübyanın bazı bölgelerini ele geçirdi.
İnsan kaçakçılığı ve modern kölelik Libya’da başladı.
Milyonlarca siyahi göçmen Libya’da köleleştirildi.
Libya’nın petrolü gizlice yabancı şirketler tarafından yağmalanıyordu.
Son nokta: Kaddafi zalim olduğu için değil, bağımsızlık peşinde olduğu için öldürüldü.
Kaddafi’nin kaderi sadece bir halk devriminin sonucu değildi; medya savaşı ve askeri güç kullanılarak bağımsız bir ülkeyi devirme işleminin en alçakça politikalarından biriydi, modern darbenin en bariz örneklerinden biri.
Kaddafi büyük bir hata yaptı, ama ölümü bir diktatörlüğün sonu değil, bugün hâlâ süren bir insanlık trajedisinin başlangıcıydı. Libya bize şunu söylüyor:
Bugünün dünyasında gerçek diktatör her zaman televizyonda gördüğümüz kişi değildir; bazen o, kameranın arkasından karanlık ve insanlık dışı planlar hazırlayan kişi olur; insanları köleleştirir, güler ve özgürlük iddia eder.
Yorumlar