Bir Tahran üniversitesi profesörünün perspektifinden İran'ın siyasi durumu – Güya Aydın Röportajı (Gouya Roshan)




<Merhaba.Öncelikle zamanınızı bana ayırdığınız için teşekkür etmek istiyorum. Gazetecilik yasağı nedeniyle maalesef kimseyle serbestçe röportaj yapamıyoruz. Bundan dolayı sizin gibi şahsiyetlerle gizlice görüşmek zorunda kalıyoruz.
;">Sizinle röportaj yapma isteğimdeki ısrarcı tavrımın iki ana sebebi vardı. Öncelikle bir üniversite profesörü olarak öğrencilerin fikir ve düşüncelerinden ve İran’ın mevcut durumuyla ilgili büyük ölçüde fikir sahibi olmanız ve ikincisi ise öğrencilerin sizin hakkınızdaki pozitif düşünceleriydi.

Birinci sorum şu, acaba kendinizi bugünkü İran sisteminin karşıtı olarak görüyor musunuz?
Ben hiçbir zaman hiçbir rejimin veya sizin söyleminizle sistemin karşıtı olmadım. Çünkü benim tek amacım işim olmuştur. İster ulusal marka ayakkabı, kirli sakal ve cüppe yakalı bir gömlekle olsun ve yahut modern dikişli bir takım elbise ve kravatla. Ancak bu kimseyi savunduğum anlamına da gelmez. Kısacası kendi işime bakmışımdır. Eğer bu beyefendinin de ısrarı olmasaydı sizinle röportaj yapmayacaktım… Tabi o bayanın ismini açıklamamanız da çok etkili oldu.
Sizce İran halkı bu sistemin karşıtı mı yoksa Bay Ahmedinejat’a mı karşı?
İran halkı devrimin başından, İslam Cumhuriyeti Devletinin devrimden önceki beklentilerini karşılayamayacağını anladıkları andan itibaren muhalefet etmeye başlamıştır. Tabi savaş ve dış tehditler bu muhalefet dalgasının zirveye ulaşmamasını sağladı. Muhalifler birkaç gruba ayrılır. Birinci grup devrim öncesinde Pehlevi Hanedanıyla hiçbir sorunu olmayıp da devrimle birlikte hayatları altüst olanlar, ikinci grup devrimden birçok beklenti içinde olup da devrimin bunları karşılayabileceği ana dek beklemeyi seçenlerdir ki bugün onların da sabrı tükenmiş durumda. Musevi ve Hatemi gibi. Üçüncü grup devrimde etkin rol oynamış ama devrim yapmalarındaki amaç kesinlikle İslami bir hükümet olmayanlar ve dördüncü grup ise böyle bir hükümeti hiçbir düşünce tarzı ve kriterleriyle bağdaştıramayan bugünkü gençlerdir.
Sizce bu sözünü ettiğiniz gruplardan hangisi halkın üzerinde bu denli bir etki yaratmıştır?
Bana göre bu ayaklanmalar ikinci ve dördüncü grubun başyapıtıdır. Yani İslami bir devrimden beklentileri bambaşka olup da bugün sabırları tükenenler ve ayrıca her ne kadar da İslami hükümeti istekleriyle bağdaştıramıyorlarsa da aynı hükümet tarafından yanlışlıkla isyancılık ve devrimcilik düşünceleri kendilerine empoze edilmiş bugünün gençlerinin marifeti. Şimdiki gençlerin isyana ve devrime eğilimleri öyle çok ki Sayın Musevi’nin yerine başka herhangi birisi de olsun ona destek vermeye hazırlar. Yeter ki onlara özgürlük vaat etsin ve bir devrimden ve isyandan söz etsin ki İslami hükümet tarafından yanlışlıkla kendilerine enjekte edilen tüm devrimcilik heyecanlarını ortaya koysunlar.
Sizce İran halkının yüzde kaçı yeşil hareketin taraftarı?
Bugünkü rejimin karşıtları, küçük ve ya genel bir değişimin taraftarı. Şimdi yeşil, kırmızı ya da mavi hiç fark etmez. Ama benim gözlemlediğim şu ki uzun yıllardan sonra halkın beklentilerini karşılayabilecek yeni bir ideolojinin oluşmasına zemin oluşmasına rağmen hiçbir şey ortada yok ve güçlü bir hareketi başlatacak imkanı olmayanlar, Musevi’nin başlattığı hareketin araka sıralarında kalmaya mecbur ve mahkumdurlar. İşte bu nedenle yeşil hareketin gerçek taraftarlarının yüzdesini tahmin etmek yada bir istatistik oluşturmak mümkün değil.
Yani İran halkı aslında kendi ideolojisini takip etmek yerine sadece sisteme karşı olduklarını ifade edebilmek için bir fırsat arıyorlar diyorsunuz?
İran halkının en büyük ve aslında en önemli sorunu siyasi kültür eksikliğidir. Eğer Avrupa ülkelerine bakacak olursak kimse bir siyasi parti ve ya cephenin başkanına sevgi beslemiyor ve sadece o günkü taleplere cevap verebilecek olan iktidara geliyor. Yani halk kendisini bir siyasal düşünceye ve ya liderine bağlı hissetmiyor.
Siyaset, tüketici için yeni özelliklere sahip olan yeni bir ürün üretmektir. Örneğin İran’a ilk cep telefonlarının girmesinden yaklaşık 15 yol geçmesine rağmen 15 yıl önceki cep telefonlarını bugün müzelere koymak gerekiyor ve hatta 5 yıl öncenin cep telefonları bile insanlara komik gelebilmektedir. Ama İran halkı hala tarihi geçmiş ürünler arıyorlar. Değil yeni bir ürün üretmek yeni bir ürün almaya dahi yanaşmıyorlar. (gülerek “Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?” diyor)
Söylediklerimin en açık göstergesi ise, yeni ve genç yüzlerin bugünkü İran’ın siyasi hareketlerinde hiçbir belirleyici röle sahip olmamalarıdır hâlbuki İslam Cumhuriyeti iktidara gelebilmek ve onu korumak için etkili bir siyaset yürüterek o günün en yeni yüzlerini ve devrimci gençliği kullandı. O günün gençleri ve bugünün güçlü siyasetçileri olan Sayın Ahmedinejat ve Meşai gibi.
Bu İran halkının yeni bir siyasi partiye ihtiyaçları olduğu anlamına mı geliyor?
Mesele sadece yeni bir siyasi partiden ibaret değil. Bugünün gençleri devrim yapan aynı nesilden yeniden devrim yapmasını bekliyorlar. Bu sebeple de benim gibi yaşlı ihtiyarların peşine düşüyorlar. Onlar için yazdırılan kitaplardan etkilenip de bizi Süpermen olarak görüyorlar yoksa kendi pisliğini kendin temizle diye mi düşünüyorlar bilmiyorum. Hangi nedenden dolayı olursa olsun bağımsızlıkları gelişmemiş durumda.
Eğer mümkünse ne demek istediğinizi daha açık bir şekilde anlatır mısınız?
Örneğin hukuk bölümünde yüzlerce dahi gencimiz var. Eğer yürürlükte olan anayasadan memnun değillerse yenisini yazsınlar. Aynı şekilde siyasal bilimlerde doktora düzeyinde olan onlarca yetenekli gencimiz var. Eğer dış politikadan memnun değillerse yeni projeler üretsinler. Bunun gibi örnekler çok ve bu ülkenin gençleri, birlik ve bilgelikleriyle insanları kendi yeni düşüncelerine cezp edebilirler. Ne varki bugüne kadar böyle organize edilmiş hareketlere değil gerçek hayatta, sanal ortamda yani internette bile şahit olmadık. Sayın Ahmedinejat’ın tahtını onlara takdim etmesini ve ya gökten yeni bir cumhurbaşkanı ya da liderin inmesini beklemesinler. Düşünün ki devrim muhafızlarının sayısı Tahran nufusunun %10’u kadar bile değil.
Neden böyle bir sayısal değer verme gereksinimi duydunuz?
Siz iyi bir gazetecisiniz. Başka bir sorunuz var mı?
Neden protestocuların çoğu Halkın Mücahitleri Örgütüyle işbirliği yapma suçlamasıyla cezalandırılıp idam ediliyorlar?
Eğer yeşil hareketin davalılarını soruyorsanız bu çok açık çünkü devrim muhafızları ve rejimin geri kalan sempatizanları, halkın mücahitlerine karşı çok güçlü bir nefret duyuyorlar ve bu onları araştırma, şefkat ve vicdanlarının sesini duymaktan alıkoyan tek suçlamadır. Devrimin ilk yıllarında tanık olduğumuz ve aynı gerekçeyle gerçekleşen birçok idam olayları gibi. Muntazari’yi bu infazlarla ilgili yaptığı eleştiriler yüzünden görevden alınmasına ve ev hapsine mahkûm olmasına neden olan idam olaylarından bahsediyorum.
Sizce gözaltılar ve infazlar bu şekilde devam edecek mi?
Devletin karar alma mekanizmasının karmaşıklığı ve şeffaf olmamsı tüm uzmanları baskıların ne zaman sona ereceği konusunda bir tahmin yürütmekten alıkoyuyor ama eğer devleti bir kişi olarak ele alırsak, o kişinin kendisini tamamen güvende hissetmediği ve gelecek hedeflerinin olmadığı sürece bu baskılar sona ermeyecektir.
Bir kişi demekle kimi kastediyorsunuz?
Sanırım demek istediğim çok açıktır.
Ve son sorum şu İran halkı neden 5 Haziranı bekliyor?
Geçen yılın 5 Haziranında, halkın olmasına ihtimal bile vermedikleri bir rüya gerçekleşmiş oldu. Beş Hazirandan sonra yeni hedeflerin ve isteklerin belirlemesinin zamanı geldi ama yaklaşık bir yıl geçmesine ve bütün eski ve elden ayaktan düşmüş siyasi partiler uykudan uyanmasına rağmen halkın amaçlarına yönelik yeni hedefler veı ona ulaşmanın yolunu gösterecek bir proje üretemediler. Bu nedenle 5 Haziranın ateşi hızla alevlendiği gibi hızla da sönüverdi. Bundan yola çıkarsak hiçbir hedef yoksa ortada, 5 Hazirandan fazla bir şey beklememek gerek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Suriyeli Sınımacılar neden ülkelerine dönmüyorlar?

Türkiye’nin en büyük düşmanı Kimdir?

Biz Türklere Merhamet etmeyeceğiz ,Çünkü Türkler merhameti hak etmiyor ! Güya Aydin